Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Sivas Katliamı’ndan sorumlu olanlar -Hüseyin ALİ

Türkiye tarihinin en acı olaylarından biri olan Sivas Madımak katliamı olay yerinde anılacak 33 insanın etrafında ölüm dansları yapılarak katledilmesi bir daha hatırlanacak.

Sivas katliamı tarihte Alevilere yapılanların bütün özelliklerini ortaya koymaktadır. Bundan daha acımasız öldürme biçimi olmadığına göre, tarihte Alevilere nasıl bir zulüm yaşatıldığı da anlaşılır. Bugünden eski dönemlerdeki zalimliği anlayabiliriz. Alevi katliamını yapan kuyucu Murat paşanın ruh halini anlayabiliriz. Alevilerin öldürülmesi tarih içinde meşru ve normal bir durum haline getirilmeseydi, Aleviler hakkında yanlış yargılar oluşturulmasaydı, Madımaktaki vahşi katliam olabilir miydi? Bu açıdan bu katliamı oluşturan tarihsel verileri de, sorumlularını da ortaya koymak gerekir.

Kuşkusuz bu katliamı Sünni Müslümanlara mal etmek ve onlarla özdeşleştirmek yanlıştır. Tüm Sünni Müslümanları böyle bir töhmet altında tutmak büyük haksızlık olur. Vicdanı, hak, adalet ve eşitlik duyguları olan tüm Müslümanlar da bu katliamdan rahatsız olmuşlardır. Bazılarının İslam adına bu katliamın parçası olmalarından dolayı utanç duymuşlardır. Ancak yine de binlerce insanı o otel etrafında toplatan duyguları ve bunları yaratanları sorgulamak gerekir. Bu katliam bir devlet politikasıdır demek yetmez. Gerçekliği tümüyle ifade etmez. Kuşkusuz bu katliam devletin  Alevileri ve demokratik kesimleri sindirme politikasının sonucu ortaya çıkmıştır. Bunu görmeden de bu katliamı izah edemeyiz. Ancak provokatörlerin binlerce insanı harekete geçirmesi tarihsel ve toplumsal nedenlerin de varlığını göstermektedir. Devlet ve provokatörler bu tarihsel toplumsal etkileri kendi amaçları doğrultusunda kullanmışlardır. Bu tarihsel toplumsal gerçekleri ortaya koymazsak yarın başkaları da böyle olayları gerçekleştirme imkanı bulur.

Din devlete bulaştığı andan itibaren çıkarların aleti haline getirilmiştir. Toplumsal işlevinden çıkarılıp devlet ve iktidarın ideolojik aygıtı haline getirilince çıkarın aracı olarak kullanılmış; bu nedenle tarihte din adına katliamlar gerçekleştirilmiştir. İktidar güçleri, iktidar olmak isteyenler, çeşitli çıkar odakları dini amaçları için kullanmışlardır. Bu nedenle inananları kimi toplumlara düşman etmişler ya da kimi inançlar için çok olumsuz ön yargılar oluşturmuşlardır. Aleviler hakkında ne kadar kötü ön yargılar oluşturulduğunu Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşayan tüm Müslümanlar da Aleviler de bilmektedir.

Yakın zamana kadar da bu önyargılar sürmüştür. Bugün eski düzeyde olmasa da devam etmektedir. Peki, bu ön yargıları oluşturanların, bu önyargıları kuşaktan kuşağa aktaran kimi din adamlarının ve kurumlarının ortaya çıkan olumsuzluklardan ve katliamlardan hiç mi sorumluluğu yoktur? Sivas’ta var olan bu önyargıyı kullanan devlet ve provokatörler mi bu önyargıyı yaratmıştır. Devleti sorumlu görelim ama bu önyargıları yaratanları da görmezlikten gelmeyelim. Yoksa Sivas katliamı için gerçek bir sorgulama yapılmış olmaz. Bunu derken Aleviler de Sünniler hakkında önyargılı olsun demiyoruz. Aksine Alevilerin de Sünniler hakkındaki önyargıları bırakması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü Alevilerde de tarih içinde oluşmuş önyargılar vardır. Ancak azınlık olduğu için bu önyargıların dışa vurumu farklı olmuştur. Karşılıklı önyargılardan esas zararı Aleviler görmüştür.

Sivas katliamından tarihte Alevi düşmanlığı yaratan kimi din adamlarının ve İslamiyet’i devlet dini yapanların sorumluluğu vardır. Kuşkusuz katliamın yapıldığı yıllarda Aleviler konusunda önyargılar geliştiren ve körükleyenler de sorumludur. En somut olarak Sivas’taki kimi din adamları ve Sünni elit kesimde bu katliamdan sorumludur. Yine Türkiye genelindeki kimi İslami örgütlenmeler, gazeteciler ve yazarlar da bu katliamdan sorumludur. Bunlar Aleviler hakkında oluşturulmuş önyargıdan, bunun sonucu olarak ortaya çıkan Alevi düşmanlığından sorumlu değiliz, sorumluluğumuz yok diyemez.

Bu konuda tarihte oluşan zihniyet ve önyargı için olduğu kadar, yakın tarih ve bu katliam dönemindeki düşünceler ve yargılar için de İslami örgütlerin, kanaat önderlerinin, bu camiadaki aydın ve yazarların özeleştiri vermesi gerekir. Yoksa sadece devleti suçlamak yetersiz kalır. Tarih içinde ortaya çıkmış toplumsal yargıları, düşünceleri değiştirmek ve bu tür olaylara yol açacak etkileri ortadan kaldırmak mümkün olmaz.

AKP yandaşı basın, Fethullahçılar, kimi İslami yazar ve kanaat önderleri sadece devleti suçlayarak bu olayın ortaya çıkmasına neden olan diğer etkenleri gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Çünkü bunlar sorgulandığında kendi sorumluluklarını da görüp özeleştiri vermek zorunda kalacaklardır. Buna hala zihniyet ve tutum olarak hazır olmadıkları için gerçekleri söylemekten kaçıyorlar.

Bunu kabul etmemek gerekir. Bir taraftan bu katliamı tüm Sünni inançlı insanlara mal etmezken diğer taraftan bu katliama yol açan önyargıların tarihsel ve güncel sorumlularını da sorgulamak gerekir. Doğru tutum bu olur. Yoksa sadece devleti suçlarız. Bu da bu olaydan gereken dersleri çıkarmamızı ve bu temelde düzeltmeleri gerçek anlamda gerçekleştirmemizi engeller.

Diğer bir konuda bu olaydan Alevilerin çıkarması gereken derslerdir. Sünnilik tarih içinde devlet ile iç içe getirildiği için bugün olumsuz toplumsal sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bu yanlış ortadayken şimdi Aleviliği devletle buluşturmaya çalışmak her şeyden önce de Aleviliğin tarihsel kimliğine ihanet olur. Türkiye Cumhuriyeti tarihi de Aleviliğe yönelik zulüm tarihidir. Kuşkusuz 20. yy. 16. yy değildir; yöntemler değişmiştir. Ancak ulus-devletlerin tek millet ve tek din yaratma politikasının sonuçları Aleviler açısından bazı yönleriyle eskisinden daha ağır olmuştur.

Aleviliği baskı, zulüm ve sömürü organı olan ulus-devlet gerçekliği ile birleştirmek kabul edilemez. Bu açıdan Madımak olayının anması sırasında Aleviliği devletle, devletçi zihniyetle buluşturma gayreti içine girmek burada şehit düşen Aleviler ve aydınlara da hakaret olur. Bu nedenle tüm Aleviler ve Alevi örgütleri İzzet Doğan ve Cem vakfı, Dünya Ehlibeyt vakfı, benzer kişi ve kurumlar üzerinde toplumsal baskı kurarak onları Aleviliğin tarihsel gerçeğine ihanet olacak zulüm temsilcisi devletle birleştirme çabalarına dur demelidirler.

Bugün Aleviler açısından bunlar en az önyargılar yaratanlar ve dini iktidar aracı haline getirip Aleviler üzerinde katliamlar yapanlar kadar tehlikelidirler.kaynak-Özgür Gündem