Kara kefenle gömülen kadınlar
Ermeni Soykırımı üzerine çalışmalar yapan Gülçiçek Günel Tekin, 1915'te tüm yakınları katledilen ve zorla Müslümanlaştırılarak evlendiren Ermeni kadınları anlattı. Araştırmacı-yazar Tekin, kimlikleri zorla değiştirilen Ermeni kadınların, ömürleri boyunca giydikleri kara kıyafetler ve gömüldükleri kara kefenlerle yaslarını sürdürdüklerini söyledi.
24 Nisan 1915, İstanbul'daki Ermeni ileri gelenlerinden yüzlercesinin tutuklandığı ve Konya'ya doğru yol alan Ermeni konvoylarının durdurulup Zor bölgesine yönlendirildiği tarihtir. O günden itibaren Ermenilere dönük katliamlara zemin hazırlanmış ve katliamların önü açılmış. Yaşanan soykırımda kadın, erkek, çocuk, yaşlı tüm Ermeniler katledilmiş; bazı Ermeni kadınlar ise alıkonularak, Müslümanlarla evlendirilmiş, dilleri, kimlikleri ve inançları değiştirilmiştir. Ermeni Soykırımı ile ilgili araştırmalar yapan ve bu çalışmaları kitaplaştıran Gülçiçek Günel Tekin, Ermeni kadınların travmalarını birinci ağızdan dinlemiş.
'Soykırım, kadınların yüzlerinde saklı'
Bu çalışmalarını topladığı ve geçtiğimiz aylarda üçüncü basımı yapılan "Kara Kefen" isimli kitabının hazırlık sürecince Anadolu'da yaptığı araştırmaları ve görüştüğü tanıklardan bahseden Tekin, soykırım döneminde tecavüze uğramamak ya da zorla evlendirilmemek için yüzlerini çamur veya isle kaplayan kadınlarla konuştuğunu söyledi. Kendisini doğurtan ebenin de Ermeni olduğunu ve o kadının yıllarca yüzünün güldüğünü hiç hatırlamadığını anlatan Tekin, "Daha sonra yaptığım araştırmada konuştuğum tüm Ermeni kadınların aynı durumda olduğunu gördüm. Hepsi hemen hemen hiç gülmüyor. Mesela Batman'da görüştüğüm Ermeni kadınlar, Kürt kadınlarının aksine sadece kara eşarplar takıp kara elbiseler giyiyordu. Bu, onların yaşadığı derin travmanın yasını ömürleri boyunca tuttuklarını gösteriyordu. Zaten benim görüştüğüm kadınların yüzlerindeki o derin çizgiler, belleklerindeki korkunç travmayı yansıtıyordu. Soykırım, Ermeni kadınların yüzlerindeki derin çizgilerde saklıydı" dedi.
Vasiyeti kara kefenle gömülmek
Kitabına verdiği "Kara Kefen" isminin hikayesini anlatan Tekin, "Meşhur Dersim Mebusu Hasan Hayri'nin yeğeninin eşi olan bir Ermeni kadın zorla evlendirildikten sonra Kayseri'de yaşamaya başlıyor. Ekonomik durumları çok iyi ve hiçbir zorluk yaşamamalarına rağmen kadın, katliamın yasını hep tutuyor ve ölmeden önce kara kefenle gömülmeyi vasiyet ediyor. Hatta ölmeden üç gün önce, vasiyetinin yerine getirilmemesi kaygısıyla gidip kefeni alıyor ve odasına asıyor. Daha sonra vefat eden kadının ailesi onu kara kefenle gömüyor" diye konuştu. Bu gibi durumlarla sık sık karşılaştığını söyleyen Tekin, günümüzde de benzer bir tablonun olduğunu dile getirdi. Ülkede son 30 yılda devam eden şiddetli çatışmalarda katledilen sivil ve PKK'li kadınların durumunu örnek veren Tekin, "Çıplak gömülen, yıkanmayan ve inançlarına göre defnedilmeyen kadınlar var. Operasyonlarda evleri basan özel timlerin, çocukları dağda olan kadınlara yaptığı iğrenç tecavüzler biliniyor. Bununla ilgili araştırmalarım sırasında olayın şahitlerinden duyduğum korkunç örnekler var. Dağda öldürülen kadın gerillaların, cansız bedenlerine tecavüz ediliyor. İntikam almak adına bu insanlık dışı hareketi yapanlar bir de yaptıkları iğrençliklerin fotoğrafını çekiyorlar. Bu fotoğrafları bizzat gördüm. Ölülere dünyanın neresinde olursanız olun dokunulmaz, saygı duyulur. O beden saftır ama maalesef bu coğrafya son yüz yılda bu türden olaylara çok şahit oldu" dedi.
FERHAT ÇELİK - DİHA/İZMİR
Kurmeşli gençler Wiesbaden de ikinci buluşmasını gerçekleştirdiler. .jpg)


5-6 Ekim'de Galatasaray Üniversitesi'nde yapılması planlanan Sebahat Tuncel'in de konuşmacı olduğu
Cumartesi anneleri/insanları, 389. haftada, Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından 3 Eylül'de açılan 12 Eylül Utanç Müzesini ziyaret etmek için Ankara'da bir araya geldi.
"Böyle bir hilkati garibenin bırakın dediklerini, ismini bile kaile ve kaleme almak yakışır mı? Ona cevap vermek için harcayacağım zamana, emeğe değer mi?" diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi... Ama böyle bir rezilliğin cevabı da olmalı, kadın köşe yazarlarına baktım da pek bir kaile almamışlar bu fakiri ruhiyeyi! Ancak bu akıl ve ruh yoksunu dişi müsveddesine, bir kadın, bir anne, bir Kürd olarak, cevap vermezsem de kıvranacağım.
Roboski’de kaza yapan askerlerin yardımına koşan katliam mağduru Roboskililer, o anı anlattı. Katliamda oğlunu kaybeden Emine Ürek, ‘Yerde yatan asker bana bakıp ‘anne’ diye bağırınca koştum, elini tuttum. Ölmemesi için dua ettim” dedi. Medya ve bazı çevrelerin bu yardım eline şaşmasına da Emine Ürek şu yanıtı verdi: “Bizim çocuklarımız bombalandığı zaman bizim yardımımıza gelmediler ama bizler onların yardımına koştuk. Bizimki anne yüreği” dedi.
Yargıtay’ın, "Sosyalist Gençlik Derneği’nin MLKP/KGÖ ile organik bir ilişkisi tespit edilememiştir” kararı bulunmasına karşın, Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık 3 yıldır tutuklu bulunan Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Uğur Ok, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
